2 Ocak 2018 Salı

Kazdağları Dünyanın Kalbi Projesi







Proje Hakkında


Bizim hikayemiz farklı.
Bizim bir köyümüz var, eski adı Kıraçoba.
Kendisi yemyeşil, adıyla alakası olmayan ve tamamen varolan bir köy.
Tarihi günümüzden 350 yıl öncesine dayanan, zamanında tüm bölgenin merkez köyü olan, bağcılık, ahşap ustalığı, taş ustalığı, demircilik ve bahçe tarımı yapılan bir köy.
1960’lara kadar yaşayan bu köyümüz, altmışlı yılların sonunda gençlerin kentlere göçmesiyle beraber, eski gücünü kaybediyor, ovada yeni köyler kuruluyor ve zamanla o eski köyde, sadece iki ev ayakta kalabiliyor. Yeni köylerde yaşayanlar eski köyü unutuyor, ardından tabiat ana devreye giriyor ve tüm köy çevresinde doğa kendisini yeniliyor. Köknarlar, çamlar, akasyalar, çınarlar, kızılcıklar, kara erikler, zeytin ağaçları yeni filizler veriyor. Kuşburnu, dağ çilekleri ve böğürtlenler de öyle. Ve boy veriyor ıhlamurlar, sarıkız çayları, kantoron ve kekik sarıyor eski köy bahçelerini. Köylülerden sonra madenciler gidiyor, artık dereler çok daha temiz akıyor, öyle ki eğil su iç.
Köyümüz iki vadinin tam ortasındaki yüksek tepeye kurulmuş. İçme suyu karşı dağlardan getirilmiş. Tüm eski evlerde taş, ahşap ve yöreye özgü bir kerpiç türü kullanılmış. Köyde elektrik, su var, yolu asfalt, köyün her yerinde GSM çekiyor. Çevre köylerde bahçecilik, hayvancılık ve tarım yapılıyor. Tüm gıda ihtiyacımızı kasaba pazarından ve direk bahçecilerden edinebileceğiz. Market yumurtasını, tavuğunu, etini, sütünü, pastorize yoğurtları, hormonlu sebzeleri, bütün GDO’ları unutun. Bizim köyde bunların hiç biri yok ve bizler bu yokluktan dolayı hiç üzgün değiliz. Köy civarında tabiat ana pek çok doğal besini bizlere sunmuş, zamanla bu besinleri tüm köy halkımıza ayrı ayrı öğreteceğiz.
Sizlere hayal gibi geliyor değil mi?
Unutmadan; köyümüzün çevresi kazdağlarının birbirinden güzel ve özel doğal zenginlikleriyle kaplı, sabah bisikletinize binip, onlarca farklı bisiklet etabından birinde pedal basabilecek veya aynı etaplarda özgürce yürüyüşler yapabileceksiniz. Ben daha uzun gezeyim diyenler için Ayvalık, Cunda, Edremit, Akçay, Assos, Babakale, Çanakkale, Gelibolu, Gökçeada artık bir saatlik mesafede. Köyün ortak malı olan sosyal yaşam alanımızda türlü atölyeler kurarak, geleneksel ve modern çalışmalarınızı sergileyebilecek, dilerseniz bu çalışmalarınızı satabilecek, dilerseniz sosyal yaşam merkezimizdeki şömine başında, dostlarınızla kahvelerinizi içebileceksiniz. Arasıra yurtdışından ve yurtiçinden misafirlerimiz olacak, hepsi bu unutulmuş köye nasıl yeni bir yaşam verdiğimizi yerinde görmek isteyecekler. Buyursunlar gelsinler, köyümüzü gezsinler. Bu köyde herşey adil, herkesin arsası aynı ende aynı boyda, bir aileye bir arsa, bir aileye bir bahçe. İsteyen yeşil evlerde oturur, isteyen beyaz evlerde. Yeşil Evler ahşap ağırlıklı vadinin sağ tarafında. Beyaz Evler ise vadinin sol yamacında, geçmişte olduğu gibi yapılacaktır. Köyümüzün sokaklarında araba, motosiklet vs… göremeyeceksiniz. Tüm araçlar köyün hemen alt tarafındaki eski pazar yerine park edilecek. Zaten araç geçecek geniş sokaklarımız yok. Ağır eşya vb… ürünleri, köyde çalışan personeller mini traktörle taşıyacaklar. Kimseye cennetten arsa satmıyoruz, dünyada varolan bu küçük cennetimize, doğal yaşam ortakları arıyoruz.
“Ben inşaattan anlamam, evimi yaptırmanın başka bir çaresi var mı?” diyenler için ‪http://www.apec.com.tr/apec-red.html‬ adresini ziyaret ederek, firma yetkilisi Korhan Yüreklilik Bey’den bize özel indirimli fiyatlarını alabilirler. Apec yapının çelik konsesiyonlu, dağ şartlarına uygun izoleli ev modellerinden istediğinizi beğenebilirsiniz. Benzeri hazır yapı firmalarıyla bir bağınız varsa, bu konuda fikir paylaşımına açığız.
Köyümüz, tarihi mimarisine ve ev bahçe yerlerine sadık kalınarak yeniden yapılacak, bu yeni ve modern taş, ahşap evlerinizin tümüne, kendi özgün imzanızı atabilecek, tüm evlerin yapımı esnasında ahşap ve taş ustalarımızın deneyimlerinden ve uzman işçiliklerinden faydalanabileceksiniz. Köydeki tüm içme suyu, telefon ve elektrik hatları yer altından dağıtılacak, pencerinizi açtığınızda sadece, muhteşem doğayı, vadileri ve güzel köyümüzü görebileceksiniz.
Evet, aslında ben sizlere bir hayalden bahsediyorum…
Biraz gezgin, biraz çılgın ve fazlasıyla doğasever bir adamın hayalinden bahsediyorum. Yukarıda bahsettiğim o tarihi köyün yok olmasına gönlü razı olmayan ve o köyü yeniden kurmak isteyen, samimi bir adamın hayalinden bahsediyor, sizleri bu muhteşem hayalin birer parçası olmaya, davet ediyorum. Bizler her sabah şakayık, bülbül ve saka sesleriyle uyanın, kapınızı açtığınızda Kaz Dağları sizlere merhaba desin, komşunuz bir bardak taze çay ikram etsin, bugün de siz onları kendi kamelyanızda ağırlayın, kuzine sobada çaylar demini alsın, geleneksel bir kahvaltı sofrası hep beraberce kurulsun, kadınlar yoga, pilates yapsın, erkekler mangal başında öğlen yemeklerini hazırlasın ve çocuklar… Bırakalım çocukları, çocukluklarını özgürce yaşasın. Tabiatın tam kalbinde, tabiatı birebir yaşayarak tanısınlar. Akşamları şömineler yansın, köye bir seyyar manav gelsin, taze sebzelerini sizlere ve bizlere sunsun, isteyen taş fırınlarda ekmeğini yapsın, muhteşem bir ekmek kokusu vadilere yayılsın, artık yorulmuş tüm ruhlarımız tamamen arınsın, insanlar yeniden mutlulukla elele tutuşabilsinler istiyoruz.
Sevgilerimle…
Murat Ceylan
iDA PASTORAL THERAPY
Proje Yazarı & Proje Genel Koordinatörü